3 Mayıs 2018 Perşembe

Girişimci mi, Mucit mi?

Sıklıkla birbirine karıştırdığımız iki kavram, girişimcilikle mucitlik. Oysa “icat çıkarmanın” kabahat, “yolunu bulmanın” mükafat kabul edildiği bir toplumda bu iki kavramı çok daha rasyonel olarak ayrıştırabiliyor olmalıydık. Arapça kökenli “mucit” kelimesine bile tam karşılık gelen bir Türkçe terim bulduğumuz bile iddia edilemez oysa.

Pek az insan, Thomas Edison gibi aynı anda hem mucit hem de girişimci olmayı başarabilmiştir. İnsan ruhunun son nefesiyle birlikte havaya karıştığına inanan ve tarihin kuşkusuz en önemli girişimcilerinden olan Henry Ford’un, yakın arkadaşı Edison’un son nefesini bir cam şişe içine saklamayı başardığı söylenir. Saklamak istediği girişimciliği mi yoksa mucitliği midir, bilemeyiz.

Edison’un önce çalışanı sonra rakibi olmuş, bugün kullandığımız yüksek teknoloji ürünlerinin pek çoğunu icat etmiş Nikola Tesla, Edison’u tanımlarken şöyle diyor; “Samanlıkta bir iğne arayacak olsa, nerede olduğunu varsaymak için bile bir an durup düşünmez, ama bir arının ateşli dirayeti ile, hedefine ulaşana kadar her sapın altına bakmaktan geri durmazdı. Oysa biraz teori ve hesap yöntemi, ona harcadığı zamanın %90’ını kazandırabilirdi...” Sadece bu tespit bile aradaki temel farkı sergilemek için yeterli gözüküyor. Zaten bir girişimciyi mucitten ayırmak için kalbi kırık bir mucitin samimi gözlemlerinden daha güzel bir yaklaşım olabilir mi?

Tesla’nın Edison’ tanımlamak için kullandığı sıfatlara göz atalım; ateşli dirayet, kitabi öğretiye karşı gerçek horgörü, kendine tam güven ve sıra dışı bir sürat. Tabii bu tanımlarda, Tesla’nın Edison'a şahsi kırgınlık penceresinden biraz da öznel olarak baktığını da göz ardı etmemek gerekli. Zira en önemli özelliklerden birisine değinmemiş; bitmek tükenmek bilmeyen bir umudu. Öyle ki, türlerinin tek örneği olan pek çok prototipi barındıran -o zamanın parası ile 23 milyon dolarlık (bugünün milyarı)- fabrikası yandığında, Edison “Şükür ki tüm hatalarımız yanıp yokoldu. şimdi yeni bir başlangıç yapmanın tam sırası” diyebilecek kadar ümit ve arzu dolu bir insadır diğer taraftan. 

Tesla tarafından “verimsiz” olarak nitelense de deneme-yanılma metodunun son büyük üstadı olarak anılacak olan Edison, aynı zamanda tarihin gördüğü en önemli iş adamlarından birisidir şüphesiz.

Hezarfen Ahmed Çelebi’nin, kendisini izlerken bir yandan da "Böyle kimselerin bekası caiz değil" diye düşünen IV.Murad’a, “Hünkarım, bana izin verin bir hava bölüğü kurup, en donanımlı kaleleri fethedeyim” dediğini düşününün bir an. Tarihin dönüm noktalarını, tehditlerden önce fırsatları gören beyinler belirlemiyor mu? Mucitlik sonuçta sanat değildir, üretim odaklı olmalıdır. Girişimci, icadı üretime ve sürekliliğe dönüştürme kapasitesine sahip olan kişidir aslında.

Kendisini “Tesir Edici -Influencer” olarak tanımlayan Steve Blank de, sosyal medyadan, büyük veriye, medikalden, dijital sağlığa, dronlardan robotlara ve yapay zekaya kadar pek çok yeni girişime danışmanlık yapan bir kişi olarak, en zeki mucitlerin çok nadiren iş adamı da olabildiklerine parmak basmakta; “Başarılı bir firma kurmak için gerekli yetenek seti, Python’da büyük veri işleyen bir yapay sinir-ağları yaratmak için gerekli olandan çok farklı olabilir” diyor. Başarının formülünü de “diğer yanı ağır basan bir kişiyle ortak olmak" diye veriyor, Blank. Yine Blank’e göre; girişimcilik bir iş olmaktan çok, herhangi bir getirisi olmayacak olsa bile peşinden koşulan bir heves olarak algılanmalı.

Yine, Edison’a atfedilen bir sözle bitirelim; “Fırsatlar, işçi tulumu içindeki çok güzel bir kadına benzer; iş kısmına odaklanırsanız, elinizden kaçar gider…”

Cini şişeden çıkarmak isterseniz, Detroit’teki Henry Ford müzesinde sergilenmekte olan şişenin içindeki ruhu bulabilirsiniz belki.

Ender Şenkaya

Mayıs 2018