Kapalı toplumlarda, sağlıksız ve güçsüz genlerin yeni kuşaklara sürekli aktarılıyor oluşunun, bu toplumların da giderek daha sağlıksız bir hal almasına neden olabildiği biliminsanlarınca uzun süredir bilinen bir gerçek. Tarihsel gelişime bu bağlamdan bakıldığında, göçer ve istilacı ırkların aslında, sürekli yerleşik ırklarla birleşerek, bir şekilde daha güçlü toplumların evrilmesine neden oldukları da iddia edilmesi mümkün. Bugünkü Avrupalıların ciddi bir kısmının genelerini Attila'nın askerlerinin genlerinden geldiğinin bilinmesi gibi.
Homo sapiensin yolculuğunda gen değişimleri önce göçer ve istilacılarla sonra da tacirlerle devam etti. İlk olarak Asur, sonra İyon ve Yunan kavimleri ticaret amaçlı olarak diğer kavimlerin içinde küçük koloniler kurdular, buralardan kız alıp verdiler. Hititlerde Asurlular, Mısırda Yunanlılar, Bizans ve Osmalıda Venedik ve Cenevizlilerden başlayarak pek çok ticaret kolonisi vasıtası ile bu gen değişimine çoğunlukla farkında olmadan katkı sağladılar. Yağma ekonomisi döneminde hemen tüm ırklar birbirleri ile karışmaya devam edegeldi.
Değişim nasıl başladı?
Fakat, hiçbir dönemde bugün olduğu kadar geniş bir ağ ve popülasyon içinden seçilme şansı olmadı eşlerin. Herşey aslında halk bandı telsizler ile başlamıştı 90'larda. Bu telsizlerin ana kullanım amacı kısa sürede bir partner bulma aparatına evrildi. O günlerin en yaygın cümlesi "arkadaş arıyorum, arkadaş" idi. Sonra internet ile tanıştık. Önce email, sonra icq ve msn messenger yalnız hayatlarımızın dışarıya açılan kapıları oldular. Bir ünlü düşünürün dediği gibi "varolmak algılanmaktı", ve tüm bu yenilikler, varoluşumuzun göstergesi olarak kullanılmaya başlanmıştı artık. Koca bir evrendeki varlığımızı duyurmak için büyük bir imkana kavuşmuştuk. Bunu en yaratıcı şekilde farkeden Zuckerberg, çağımızın en hızlı zengin olan insanı olacaktı.
Ağ etkisi
Ağ etkisini gözardı etseydik, birincil çevremiz ailemiz ve arkadaşlarımız olacaktı, diyelim "n" kişi. İşin içine onların da arkadaşlarını kattığınız zaman çevremiz geometrik artışla nxn yani n²'ye ulaşıyor. Çemberi her bir adım genişlettiğinizde n üzeri k gibi bir sayıya ulaşıyorsunuz. Sosyal medya bu işe yarıyor. İş bu kadarla da bitmiyor. Yüzlerce yazılım, birbirleri ile tanışmaya istekli farklı ırk, kültür ve ülkelerenden birbiri ile tanışmaya istekli milyonlarca kişiyi buluşturabiliyor.
Yakınlarda MIT technology Review'da çıkan bir makalede(*) bu durumun sosyal yapımıza etkileri sorgulanmış. 50 yılı aşkın süredir insanları birbirine bağlayan ağ yapıları, araştırmacıların odaklandıkları konular arasında yeralmakta. Bu ağ yapıları kimi zaman sadece komşu nodları birbirine bağlarken diğerleri tamamen rastgele nodları birbirine bağlar şekilde modellenebiliyor. Ancak, gerçek hayatta durum bunlardan farklı. İnsanlar yakınları ile güçlü ilişkiler kurarken çember genişledikçe bağın gücü giderek zayıflıyor. Tahminin aksine, bu zayıf bağlar sosyalleşmede çok önemli hale gelebiliyor. İngiltere Essex Üniversitesinden Josue Ortega ve Viyana Üniversitesinden Philip Hergovich'e göre "bu zayıf bağlar, yakın arkadaş grubumuz ile diğer kümelenmiş gruplar arasında köprü kurulmasını sağlayarak global toplumla iletişime geçmemize vesile oluyorlar."
Geleneksel olarak da bu zayıf bağlar, eş seçiminde önemli rol alagelmişlerdir. Çoğunlukla eş arayan bireyler en yakın çevreleri ile bir birlikteliği düşünmedikleri için, arkadaş gruplarının çevresindeki insanlara yönelmekteydi. Ağ Teorisi diline çevirirsek, eş adaylarından her birinin bir diğerinin ağı içinde 'gömülü' olduğunu ifade edebiliriz.
Geçmişten günümüze eş bulma yöntemleri (*)Makale yazarları, eş seçim yöntemlerinin uzun süredir sosyojik araştırmalarla takip edildiğini söylüyorlar, yani; ortak arkadaşlar, restoranlar, iş arkadaşları, eğitim kurumları, kiliseler, aile aracılığı ile bulunanlar gibi. Ancak, günümüzde çevrimiçi yöntemlerle eş edinme, tüm bu bulguları değiştirerek heteroseksüel çiftlerde ikinci sıraya yerleşmiş durumda, homoseksüel çiftlerde ise ilk sırada.
Geleceği nasıl etkileyecek?
Ortega ve Hergovich'e göre bu değişimin ciddi anlamları var. Çevrimiçi eşler aslında birbirleri için en azından tanışma öncesi tümden yabancılar ve bu nedenle daha önce hiç var olmamış sosyal bağlar kurulmasına neden oluyorlar.
Tahmin edileceği gibi, oluşan bu yeni durum farklı ırklar ve kültürler arasındaki evlilikleri patlatmış durumda. Ancak, araştırmanın beklenmedik bulgusu, bu tür yeni birlikteliklerin çok daha sağlam olduğu. Grafikten de anlaşılacağı gibi, farklı ırk ve kültürlerle evliliklerin özellikle ABD'de ilk çevrimiçi 'dating' sitelerinin kuruması ile beraber ciddi artışa geçmiş.
Ülkemiz gibi az gelişmiş ülkelerde 'internetten eş bulma' sosyal açıdan beceriksizlik gibi görüldüğünden, eşlerin pek kolaylıkla açıklayabildikleri bir durum olmasa da, çiftlerin, ilk tanışma sırasındaki rahatlıkları ve istenileni sorup sorgulayabiliyor oluşları nedeni ile, tatilde, restoranda vs çekingenliğin daha üst seviyede olduğu tanışma durumlarına göre birbirini daha iyi tanımasına yol açarak, daha sağlıklı evlilikler ortaya çıkartabiliyor. Ortega ve Hergovich'in geliştirdiği ağ modeli de bu durumu en azından ABD için net olarak öngörebiliyor. Darısı, benzer modellerin ülkemizde de geliştirilmesine. Sonuçta bu değişikliklerin toplumların faydasına olacağı ortada.
Ender Şenkaya
Ekim 2017
* Ref: arxiv.org/abs/1709.10478 : The Strength of Absent Ties: Social Integration via Online Dating