6 Şubat 2020 Perşembe

Şirketinizi Güçlendirmek için Atmanız Gereken 11 Adım

 

Eski inanışa göre güçlü şirket güçlü yöneticiyle olurdu. Fazla düşünmeden karar verebilen, verdiği karardan ne olursa olsun geri dönmeyen, etrafındakilerin her koşulda itaat ettiği yöneticiler güçlü kabul edilir, bu kişilerin şirketleri de daha makbul olurdu. Bu tarz yönetim mafya türü organizasyonlarda etkili olabilir. Sadece ilkelerin olduğu, hiçbir konuda bu ilkelerin değişmediği, esnemediği, farklı bir uygulamanın zaaf olarak algılandığı yapılanmalar…


Şirketlerin başarılı olması için neler gerekir peki?

Eskiden en büyük ihtiyaç fiziksel güçtü. Çalışanların aklına gereksinim yoktu. Hatta herkesin akıl yürütmesi sakıncalı bulunurdu. Çocukluktan itibaren herkese susmanın makbul olduğu öğretilirdi. Günümüzde ise fiziksel güce ihtiyaç kalmadı. Gelişmiş makineler, insanlardan çok daha güçlüler, yorulmuyorlar, hata yapmıyorlar. Bu nedenle artık şirketlerde insanların beynine daha çok ihtiyaç var. En güçlü değil, aklını en iyi kullanabilenler iş buluyor artık. Ne var ki aklını kullananları bulmak yetmiyor. Bu kişilerin akıllarını kullanabilmeleri için uygun ortamı da hazırlamak gerekiyor. 

Yetkinin bir ya da birkaç kişide toplandığı yapılar hala çok yaygın. Kendisini çok yetenekli gören ya da başkalarının öyle görmesini isteyen kişiler diğerlerine söz hakkı tanımak istemiyor. Bazen diğerlerinin aklına güvenmedikleri için, bazen o kadar da akıllı olmadıklarının anlaşılmasından korktukları için, bazen de başkalarını dinleyecek vakit bulamadıkları için bütün kararları kendileri veriyor, en zor işlerin hepsini kendileri yapıyorlar. Bu kişilerin etrafındaki yetenekli çalışanlar, önlerinin kapalı olduğunu, gelişemediklerini, yükselemediklerini, faydalı olamadıklarını görüp başka şirketlere geçiyorlar. Geriye sadece başka iş bulamayacak kadar yeteneksiz olanlar kalıyor.

Görece yetenekli az sayıda kişinin elinde kalan şirket bir sınıra kadar büyüyebilse de bu sınırın ötesine geçemiyor. Az sayıda kişi tüm mesaisini en etkili şekilde kullansa da sonuçta ortaya birkaç kişilik iş çıkıyor. Yeni nesil şirketler, çalışanlarının tüm yeteneklerini en iyi şekilde kullanabilecekleri yöntemlerin peşindeler. Bu konuda epey yol alınmış olsa da hala gelişebilecek çok alan var. Uygulanan yöntemler:

  1. Doğru kişilerle çalışmak, geçmiş başarılardan çok potansiyeline bakarak işe almak. Uyumlu, işbirliğine ve ekip çalışmasına yatkın, ego problemi olmayan, iletişime açık kişileri doğru iş pozisyonlarına seçmek.
  2. Tüm çalışanların gelişimine emek harcamak. Eğitimler organize etmek, şirket içinde mentorluk uygulaması yapmak, şirket dışından koçluk almak, deneyimli olan ile olmayanı birlikte çalıştırmak, yeteneğiyle orantılı farklı projelerde çalıştırarak gelişmeye teşvik etmek gibi birçok yöntemi kullanmak. 
  3. Herkese kapasitesiyle orantılı sorumluluk vermek, bu sorumluluğun altından kalktıkça daha zorunu vermek.
  4. Karar alma mekanizmasını tüm çalışanlara yaymak, herkesin bilgisi ve deneyimiyle sınırlı bir alanda karar alabilmesini, bu kararın sonuçlarından sorumlu olmasını sağlamak.
  5. Bölümler arasında iletişimin güçlü olmasını, böylece tüm şirketin tek bir ekip gibi çalışabilmesini sağlamak. 
  6. Ücretler ile performans arasındaki bağlantıda çok dikkatli davranmak, ödüllendirmeyi maddi olmayan herkesin önünde takdir, fazladan tatil gibi ödüllerle yapmak. Bu sayede rekabeti değil işbirliğini öne çıkarmak.
  7. Şirket kültürü oluşturmak, çevreci, doğayı seven, insanları seven, müşterilerine, çalışanlarına, iş ortaklarına değer veren bir kültür yaratmak ve bu kültürün tüm çalışanlara yayılmasını sağlamak.
  8. Kendini öne çıkarma çabasında olanların değil alçak gönüllü, başarıyı paylaşmaktan, sorumluluğu üstüne almaktan çekinmeyenlerin prim yaptığı bir yapı kurmak. 
  9. Hata yapmanın doğal karşılandığı, herkesin en iyi sonuca ulaşmak için çabaladığı, makul riskler almaktan çekinmediği, hatalarından ders alıp sürekli geliştiği, organizasyondaki herkesin sorumluluk almaya hevesli olduğu, başkalarının sorumluluk alanlarına saygılı olduğu bir anlayış yaratmak. 
  10. Herkesin doğruları söylediği, şeffaf, çalışanların birbirlerini çekinmeden eleştirebildiği, geliştirme amaçlı yapılan eleştirinin olumlu karşılık bulduğu, olumlu olanın takdir edildiği, birbirini destekleyen, birbirine güvenen ekip üyelerine sahip olmak. 
  11. Tüm çalışanların yaptığı işi, çalıştığı şirketi gururla anlatabileceği bir organizasyon olmak.

Bunlar bir anda olabilecek değişimler değil. Zaten şirket yönetmek de sonuçları hemen alınabilen bir iş değil. Her şeyi doğru yapsanız da her şeyi yanlış yapsanız da bunların sonucu yıllar sonra tam olarak görülebiliyor. Başarıya kolay yoldan kısa sürede ulaşmaya çalışanlar bunu bir türlü başaramıyorlar. Sonucun ne olacağına, ne zaman olacağına çok takılmadan yapması gerekeni, doğru olanı yapanlar ise her yıl, bir öncekinden daha başarılı oluyorlar. Diğerleri gerilemelerinin sebebi olarak dış nedenleri gösterirken, doğruları sürekli yapan şirketler, dış koşullar ne olursa olsun ayakta kalmayı başarıyorlar.

Baran Kaya

Şubat 2020